Kimi zaman balıkçı teknelerinin peşinde koşar, kimi zaman İstanbul Avrupa kıtasından Anadolu kıtasına geçerken vapur sefamıza eşlik eder… Bazen çıkardıkları ilginç seslerle bizi ürkütür, bazen de elimizden simit kapacak kadar cesurdur. Eğer İstanbul’da yaşıyorsanız her resimde muhakkak bir silueti olur. Öyle ya, İstanbul’da yapılan aktivitelerden biri martılara simit atmak. Bunu vapur sefası yapanlar iyi bilir. Martı kuşunu anlatmaya simitten başlamış olsak da şanına yakışır bir başlangıç yapmak istedik bu sevimli kuşlara; onları birer İstanbul sembolü sayarak… Martı kuşlarının özelliklerine geçmeden önce kökenine biraz değinelim. Yazımızın başından beri simitlerden, denizlerden, vapurlardan bahsettiğimiz üzere martı bir deniz kuşu olarak anılır. Martıgiller familyasındandır.
Denizi olan her yerde yaşayabilirler; kutuplar ve çöller hariç tabi. Toplu halde yaşarlar genelde, tek tek dolaştıkları pek görülmez. Suyun içine dalamazlar ancak denizin üzerinde yüzerek dinlenebilirler. Cesur kuşlardır, insanlardan da pek korktukları söylenemez. Elden beslenmeye alışkın olabilirler, alışkın olmayanları da bir süre eğittikten sonra elden beslenir hale getirebilirsiniz. Yani eğer balkonunuzda bir martı misafiriniz varsa, size alıştıktan sonra muhtemelen elinizden bir iki lokma bir şey yiyecektir. Martı kuşları toplu halde avlanır, dinlenir ve hatta kavga eder. Ancak kimi zaman misafir olan bazı martılar kendi kendilerine bir çatıya da yuva yapabilir. Yuvalarını kıyı kenarlarına da yapabilirler, alçak ağaçlara da çatıya da! Dişi martı yuvaya 2 ila 4 adet arası kahverengi yumurta bırakır ve yaklaşık 4-5 hafta kuluçkaya yatar. Yumurtadan çıkan yavrular gri tüylüdür tabi onlara tüy denirse! Tüye benzer yumuşak bir kürkü vardır yavruların. Garip ve ince bir ses çıkarırlar. Büyüdükçe gerçek martı rengine dönüşürler ve elbette martı özelliklerine de. Yavru martılar yumurtadan çıktıktan sonra ortalama 6 hafta sonra uçmaya başlar. Yuvada kaldıkları süre boyunca beslenmeleri anne martı tarafından yapılır. Martıların fiziksel özellikleri ile devam edelim yazımıza.
Martı kuşunun fiziksel özellikleri
İnsanda karnını okşama isteği uyandıran aşırı güzel ve beyaz bir karınları vardır. Yaklaşık 35 cm boyundadırlar. Sivri ve uzun kanatları vardır. Yüzme ve uçma yeteneği gelişmiştir, perde ayaklı bir kuş türüdür. Oldukça fazla türü vardır, hepsini sayamasak da en sık rastlananlarını gümüş martı, cüce martı, güler martı ve kara martı olarak sayabiliriz. Kafa bölgesinde tüyler beyazdır. Tüylerinin rengi gri, siyah ya da kül rengindedir. Kanatları büyüktür. Sarı ve sivri bir gagası vardır. Gaganın orta bölümü düzdür, uçlara doğru kanca biçimini alır. Ayakları perdeli ve sarıdır. Kuyrukları genelde çatallıdır. Oldukça iştahlı hatta doysalar bile açtırlar. Karada da rastlanır ancak denizden uzak yaşamaları imkansızdır neredeyse. Ortalama yaşam süreleri 25 yılı bulabilir. İnsanlara alışık kuşlardır, onlarla bir arada yaşamayı sever. Yemek konusunda arsızdırlar. Eğer balkonu olan bir eviniz varsa, kurduğunuz sofralara dikkat etmenizde yarar var. Bir gün özenle yaptığınız tostunuzu bir martı kuşuna kaptırabilir ve arkasından içtiğiniz çay ile açlığınızın tadını çıkarabilirsiniz! Şunu unutmayın, bir yerde martı varsa yemeklerinize her an bir ortak çıkabilir.
Martılar gece neden bağırır?
En sık duyduğumuz şeylerden biridir hele ki sahil şeridinde yaşıyorsak. Martılar gürültücü, bağrış çağrış kuşlardır. Genelde bir bağırmaya başladıklarında da zor susarlar. Bunların nedeni birkaç sebebe dayanıyor olabilir. Büyük balıkçı teknelerinin kıyıya yanaştığını birbirlerine haber vermek için bağırabilirler. Bu tiz çığlık, birbirleri ile haberleşmek için olabilir. Balıkçı tekneleri de sabaha karşı döndükleri için haliyle bu bağırma seansı sabaha karşı alevlenebiliyor. Bir diğer bağırma nedeni olarak da yaklaşan lodos ve fırtınayı haber vermeleri olabilir. Bir diğer sebep de bazı doğa olaylarını önceden hissetmeleri olabilir; örneğin deprem gibi. Martıların gece bağırmaları kesin olarak şu nedendendir diyemeyiz ancak durduk yere, yemek yerken ve hatta uçarken bile bağırdıklarını düşünürsek bağırmaya her an bir vesileleri vardır diyebiliriz gönül rahatlığı ile.
Martılar ne yer ne içer?
Martıların doymak bilmeyen bir iştahı vardır. Bir gün bakarsınız camdan tost kapmış bir gün bakarsınız balıkçı teknesinden balık… Yani bu “kapma” durumu her daim devam eder. Bir kuş düşünün ki her şeyi yeme potansiyeli olsun. Bu bir balık da olabilir, simit de… Yengeç de olabilir, solucan da… Eğer yemek seçme şansları varsa tercihlerini genelde yengeç, solucan ve küçük balıklar olur. Bakmayın siz simit yediklerine, aslında etçil hayvanlardır. Yapılan bazı araştırmalara göre martıları beslerken dikkat edilmesi gereken bir şey var. Martıların ölümüne sebep olan şeylerden biri plastik parçalar. Boş bulunup plastik parça yiyebiliyorlar. Sonrasında bu parçaları sindiremiyorlar ve tokluk hissi yaşıyorlar. Tok olduklarını zannedip yemek yemiyorlar ve açlıktan ölüyorlar. Bir inanış daha var. O da martılara simit atmakla ilgili. Bazı kaynaklarda, şundan bahsedilir; simit susamları martıların midesine yapışır ve tokluk hissi yaratır. Tok olduğunu düşünen martı günlük alması gereken besini alamaz. Böylelikle bir anlamda farkında olmasa bile açlıktan ölür. Bu ve bunun gibi senaryolara bazı kaynaklarda sık sık rastlarız. Gerçeklik payı tartışılır ancak yine de beslenme konusunda bu bilgileri de burada bulunduruyor olalım.
Martılar nasıl çiftleşir?
Toplu olarak yaşayan kuşlar yuva yapmak için genelde evlerin çatılarını, kıyılarını, göl ve deniz kenarlarını tercih eder. Martılar ile ilgili ilginç bilgilerden biri de martıların üremesi. Martılar çiftleşmelerini ağızdan gerçekleştirirler. Bazı canlılar ağızdan çiftleşebilir, martı kuşu da bunlardan bir tanesidir. Dişiler 2-3 yumurta yapar ve 3-4 hafta kuluçkaya yatar. Kuluçkayı hem dişi hem erkek nöbetleşe yağar. Yumurtaların rengi kahverengi ve siyah benekli olarak görülebilir.